Saturday, July 10, 2010

Doz 14 ve Ateş

Nitekim, ateş devam etti...Saat 12 gibi, 39 olunca, aradık nöbetçi doktoru...Ve yollandık acile.


Cuma günü iğneler çıksın mı, çıkmasın mı, aman çıktıktan sonra birşey çıkmasın...dedik dedik...geceyarısı acilde, access etmek gerekti, tabi. Bu kez RMH'den çıkmadan emla sürmüştüm ama nedense sanki yine de acıdı. Üstelik, ah ki ah, yaşı büyük ama çok ehil olmayan acil hemşiresi ikinci iğneyi saplayamadı. Bu kez erkek, başka bir hemşire çağırdı. Hiç değilse, bu daha önce de olmuştu, hemen başkasını çağırıyorlar... İkincisinde tutturdular. Ama Nehir'in kolu, portun etrafı kan oldu. Aslında saplama işi fikren zor geliyor olabilir diye düşündüm. Ben hala bakamıyorum.


Neyse bu tatsız başlangıçtan sonra iyi haber, kan değerleri iyi gelince, sadece bir doz antbiyotik verip, bizi geri gönderdiler...Sabah dört buçuk olmuştu yine de. Üstelik acil hemşiremiz bize yetişkin tylenolü vermiş, Nehir'e ateş düşürücü onu verip (sabah anladım), uyumuşuz. Saat 11 gibiydi uyandık. Biraz geçiyordu.


Westport'a gidemeyeceğimiz anlaşılınca, ve doğrusu hastaneye gitmeyip de burada kalınca, sabah keyfimiz iyiydi. Nehir'in GCSF'ini yapıp, Güllüoğlu'na kahvaltıya gittik. Dünden beri ağzına yine bir şey koymamış olan Nehir, yine Türk dokunuşuyla, kaşarlı tost yedi. Ve bu kez şehirde kalmanın avantajıyla Sandra, Jason ve Mark'la buluştuk. Yarı kaçışla, Brooklyn'e gittik. Bizi gelip aldıkları için Nehir yorulmamış oldu. Mark'ın oyuncaklarıyla oynadı. Mark ise gerçekten güzel paylaştı, ve Nehir'e evini gösterdi. "Rooftop"a çıktık, hava da kapalı ve güzeldi... Jason pina colada (unutmuşum yazılışını) hazırladı, derken saat altı gibi Nehir'in yine ateşi çıkınca, geldik RMH'ye. Bu kez gece yarısına kalmayalım diye erken aradık, beklemeden.


Sonuç. Dünkü, antibiyotik, ya da bu sabaha karşı yani, 24 saat koruyacağı için, gece gelmenize gerek yok, sabah erken gelin dediler...gece bir acaiplik olmazsa...bakalım. Uyuyalım. Nehir dünkü gibi 38 civarı takılı şimdilik...


Leyla ile konuştuk. Keyfi yerinde, "Sizi özledim" dedi, ama sesi neşeliydi. Haftaya, Nehir toparlanınca onunla keyifli şeyler yaparız, arayı kapatırız diyorum. Burada bizimle olsaydı, acile git gel zor olacaktı, o kesin. Özlemiş olsam da, Cengiz'lerde kalma zamanı çok denk geldi.


Nehir, Mary Poppins dvdsi izleyerek uyudu...Başucunda ise harika, "collectible" bir Mary Poppins bebeği. Maral Hanım göndermiş, çok teşekkür ederiz. Dün hastaneden çıkınca, buraya geldiğimizde, eve geliş hediyemiz olarak hazırdı.

Yarına iyi uyanalım.

1 comment:

  1. sevgili Zeynep hanim,
    yazilarinizi sabah gazetesinde cikan haberden sonra takip etmeye basladim.Oyuzden emla derken tam olarak neyi kastettiginizi bilmiyorum ama bizim bildigimiz emla ise size amerikada satilan LMX4 tavsiye ederim.Hekimden degil cekenden sor demisler:) benim de portum var ve iigne takilmadan yaklasik 30-40 dakika once bunu surup ,uzerine hava almamasi icin strec film kaplamalisiniz.Eger zaten bildiginiz birseyi yazmissam ozur dilerim.Dualarim sizinle

    ReplyDelete