Monday, July 27, 2009

Gün 38: Home Sweet Home

Nehir sabah erkenden ağlayarak uyandı. Aslında Nehir'in ağlamalarına hep anlam vermeye çalışıyorum ama gerçekten bilmiyorum çoğu kez. Yani mızmız bir karakter mi, yaşadıkları mı, ilaçlar mı, ne zaman hangisi tetikliyor bilmiyorum ama genel olarak ev halkı olarak gürültüden şikayetçiyiz.

Neyseki sabah antibiyotiğini takıp, küçük şişeyi de sırt çantasına koyduktan sonra, ablasıyla oynamaya başladılar. Leyla bizden çok daha iyi idare ediyor. Bir şekilde keyfi yerine geldi.

Baba bugün kalkamadı. Tüm Fort Worth üzerine sanıyorum o da bitkinlikten, en sonunda iflas etti.

Ben sabah önce kahvaltı için bagel ve yumurta almaya, yakındaki Central Market'a gittim. Leyla Nehir'le oynarken, baba da yatakta iken. Kahvaltıda sonra ise, bu kez karşımızdaki Target'a gittim, evin sakinliği karşısında hızımı alamayıp.

Döndüğümde, Leyla "Şişş, Nehir uyuyor" demez mi. Nehir ben gittikten bir süre sonra ağlamış, beni aramış, derken baba gittiğimin farkında değil, odanın kapısını kapattırmış, Leyla da önce Nehir'i sakinleştirmiş, sonra hafif pışpışlar gibi kucağında sallayınca, zaten yorgun olan Nehir kanapede uyuyakalmış. Leyla kendinden pek memnun beni karşıladı. Ben de Nehir'i alıp, babasının yanına koydum. Leyla "Baba kız uyusunlar bakalım" diyerek, kapıyı kapattı, biz de ana kız kaldık.

Evin her köşesin dağınık. Ben günü fırsat buldukça, bavul boşaltmak ve yerleştirmek ile geçirdim. Çamaşır yıkadım, bulaşık...hala dağınıklık var ama.

Gonca ve Metehan'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Yemekler o kadar makbule geçti ki, bugün hiç yemek düşünmeden, afiyetle yedik her şeyi. Bana da o kadar iyi oldu ki, bugün bu dağınıklıkta bir de yemekle uğraşmadım, üstelik baba da hasta iken dışarı çıkmak da istemeyecektik. Zaten hastane ve RMH yemeklerinden sonra, evde kalalım istiyordum. Dinlenelim istiyordum.

Nitekim, saat yedi buçukta Nehir yine babasının yanında uyumaya başladı.

Biz Leyla ile biraz oyun oynadık, o da şimdi yattı...ben de Nehir'in akşamki antibiyotiğini verip, yatmak istiyorum. Eee, hemşire yok tabi, biz uyurken girip çıkıp, ilaçları yapıversin. 11.30 da başalayacak, birde bitecek...bakalım nasıl ayakta kalacağım. Belki saat kurarım. Durun daha iyisi, biraz öne çekeyim, bir saat kadar.

Accutane'e de başladık. Yarın ise bir şekilde dressing change yapmalıyız. Ve banyo. Nehir'in accutane nedeniyle, güneşten yanmış gibi derisi soyuldu, ölü deriyi atıp, e vitamini ile güzelce tüm vücudunu yağlamalıyız, bu yeni tur, kür için.

Yarın umarım ailecek biraz daha dinlenmiş kalkabiliriz.

2 comments:

  1. Cok kolay gelsin. Okurken bile insan yoruluyor. Bu yasta bir cocuga (evde gunluk isler icin bir yardimci varken bile) full time bakmak bile zorken; tedavi, uzuntu, yolculuklar, uykusuzluklar, ev isleri, alisveris..saymakla bitmiyor. Inanilmazi basariyorsunuz. Leyla'nin ve esinizin de katkilari inanilmaz buyuk (masallah) ama bir annenin gucune, metanetine, sabrina yeniden sahit oluyoruz. Ve hayranlikla izliyoruz, hep dua ediyoruz. Okurken updatelerinizi aklima annemin her zaman ama hayatimizdaki kriz anlarinda ozellikle yaptigi ve yapmaya devam ettigi fedakarliklar geliyor ama bu sefer birden aklima cocukken izledigim bir belgesel geldi. Konusu cok buyuk kriz anlarinda insanlarin sevdikleri icin (normalde fizikle aciklanamayacak) gosterdikleri, aciklanamayacak derecede sasirtici performanslardi. Aklima gelen ornek ise, bir araba kazasi sonrasi kizini kurtaran anne. Anne -kiz yolda arabada giderken kaza yapiyorlar ve araba ters donuyor. Anne cikabilirken arabadan, kizi maalesef mahsur kaliyor. (cep tel filan da yok tabii o yillarda, yol cok sakin, kimseden yardim istiyemiyor). Ancak bilimadamlarinin/kadinlarinin acikalayamadigi birsey oluyor. Ve annesi kizini kurtarmak icin arabayi kendi gucuyle kaldiriyor ve kizini kurtariyor. (Canlandirmada, anlatimda oyleydi). Belgeselde islenen tema, beyin gucu / sevgi gucuydu, ve zor zamanlarda bu guclerin bilimsel olarak aciklanamayacak kadar artmalariydi. Veya cocuk aklimla ben boyle anlamistim!
    Kendi annem dahil; annelerin evlatlari icin yapabildiklerine insan inanamiyor. Anlamak icin anne olmak lazim herhalde. Sizde elbette Nehir, esiniz ve Leyla da mucizeye ortak oluyorlar. Hepinize ama ozellikle size, gucunuze hayran olmamak mumkun degil.
    Sizlere ve Nehir'e cok kolayliklar diliyorum. Hersey cok cok guzel olacak. Cogu bitti azi kaldi.
    Aylin

    ReplyDelete
  2. Takip ettigim kadariyla yarin Seattle a gidiyorsunuz...Inanin kendim tatil yapacakmis gibi seviniyorum...Umarim hepinize cok iyi gelir ve bomba gibi donersiniz...Berna...

    ReplyDelete