Thursday, June 25, 2009

Gün 6

13 yorumda kalmamış olması, bencileyin bugünlerde batıllaşmış halime iyi geldi!

Bu yaşıma kadar hayatın bana verdikleri için teşekkür ederim. Aldıkları da oldu, vermedikleri. Sıkı sıkı tutup benim zorla aldıklarım.

Sevgili Volker demişti ki bana-bunu yazmıştım, "hayat hep mutluluk, hep mutsuzluk" değildir. Aslında bunu Almanca'dan İngilizceye çevirip, "luck" demişti...ben de şans diye düşünmüştüm, sonra bu yıl, gluck, yani mutluluk da olabileceğini anladım. Ama hayatta her zaman her konuda şansız veya şanslı da değiliz sanırım.

Tuhaf bir durum var.

Ben belki de 17 yaşında, abimin "boş bir kız olma" demesiyle, "dolu" bir kadın olmaya karar vermiş, 20'lerin sonunda ise yaşlandığımda "wisdom" sahibi bir kadın olabilmeyi ummuştum.

Şimdi acaba bu "wisdom" işini ummakla hata mı ettim diyorum. "Challenge" üzerine "challenge" biraz işin dozu kaçtı.

Neyse, hayatın sunduklarını kabullenmekten başka çare yok, özellikle de kontrolümüz dışında olanları. Her şeyi kontrol edemediğimi ise kabullenmek, benim hayat dersim olacak sanırım.

...

Derken Nehir beni yanına çağırdı, ve başka şeyler yazacakken, sanırım otomatik olarak artık 26 hazranda post etmiş olacağım, 25'i atlayıp.

Nehir sağlıklı ve mutlu, antibodyler bugün bitti, bugünü "ajite" geçirdi, odada kaldığı için. Ateşin üzerinden 24 saat geçmesi kuralına uymamız gerekecekse, cumatesi ancak çıkacağız. Bakalım.

Tüm dilekleriniz için teşekkür ederim. Yaaa ben başka şeyler de yazacaktım. Demek biraz da susmayı öğrenmeliyim!

Şebnemcim ne güzel anlatmış, florasan lambayı. Ben biraz da o eseri yapıldığı tarihte, düşünüldüğü, yaratıldığı tarihte daha anlamlı bulmuş, Leyla'nın "relate" edememesini anlamıştım. Bende çok daha farklı hayaller, imgelemler çağrıştırıyor...

Nehir'in "anne gel" diyor. Hem de ne ses!

2 comments:

  1. Sevgili Zeynep,

    Senin kizin buyuk ablamla, sende kucuk ablamla ayni gun dogmussunz. Hadi nice yaslara, mutlu mesut yaslanmalara...
    Iste sana, benimkinden sonra ilac gibi gelecek, gercek bir dogum gunu siiri.
    ............

    Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama.
    Yarım saat erkene kurulsun saatin.
    Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
    Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...
    Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
    Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
    Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
    Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
    Bak güzelim kahvaltının keyfine.
    Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
    Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
    Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.
    Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
    Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
    Ohhh şöyle bir hafifle
    Bir güzel kahve ısmarla kendine,
    seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
    Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
    Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...
    Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
    Çiçek görürsen kokla,köpek görürsen okşa,
    çocuk görürsen yanağından makas al.
    Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
    sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
    hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
    Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
    Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
    Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
    Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
    yüzünde güller açtıracak.

    Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
    Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
    Saklama tabakları, bardakları misafire
    Sizden ala misafir mi var bu dünyada
    Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
    vazife yapar gibi hiç değil,
    Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
    eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
    Gece evinde, dostların olsun
    Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..

    Arkadaşım,hayat bu daha ne olsun?
    Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
    Can Yücel

    ReplyDelete
  2. Zeynepcim bir iki lafım daha vardı eksik yazdım. Nasıl o ışık mekanın bütün özelliklerini değiştirir, maddesini maddesizleştirir ve ona düşsellik katar sen de her zaman içinde olduğun bütün mekanları ışıklı ve aydınlık kılarsın.

    Sen hep yanındakilere neşe, sevgi yayabilen kocaman bir yüreksin. Bizlerin de sana ihtiyacı var. Artık tamamen iyileşip bizlere geri dönmenin vakti geldi.

    Sizleri sabırsızlıkla beklediğimizi unutmayın.

    Tekrar sevgiler ve selamlar.

    ReplyDelete